Waldorf yaklaşımı, Avusturyalı filozof Rudolf Steiner'ın kurucusu olduğu eğitim yaklaşımıdır. Steiner’in 1919 yılında Stuttgart’ta kurduğu Waldorf Okulu ile uygulamaya başlanan Waldorf eğitim yaklaşımı düzen, bilim ve ezoterizmi içselleştirir.
Bilginin yalnızca o konudaki ehil insanlarla paylaşılması üzerine kurulan ezoterik akım, 1919 yılında zaten Almanya’da yükselen bir anlayıştı. Waldorf eğitim yaklaşımı da böyle ortaya çıktı. Bilgelik anahtarının sadece insanın kendisinde olduğunu savunan Antropozofi’yi temel alan Waldorf eğitim yaklaşımı, çocuğun kişiliği için ilk yedi yılın büyük önem taşıdığını savunur.
Waldorf Eğitim Yaklaşımının Temel Kuralları
- Çocuklar Yarış Aracı Değildir!
- Doğayla İletişim
- Oyunlar
- Masal Anlatımı
- Günlük Rutinler
- Sanat
Çocuklar Yarış Aracı Değildir!
Waldorf'un en temel kurallarından biri, çocuklarınızı asla başka çocuklarla yarıştırmamanızdır. Bu nedenle Rudolf Steiner, çocukları birer “öğretmenlik kitabı” olarak tanımlar. Yani bir çocuğu anlamak, anlamlandırmak sadece eğitimden sorumlu öğretmenlerin değil, annesi ve babası dahil herkesin görevidir.
Her çocuğun birey olarak ihtiyaçları farklıdır ve her çocuk, farklı ihtiyaçlar üzerinden evrilirler. Çocukları birey olarak teker teker incelemek ve öğrenmek gereklidir. Bu nedenle de Waldorf Yaklaşımı'nda çocuklara birey oldukları hatırlatılmalıdır.
Doğayla İletişim
Doğayla sık sık bağ kuran çocuklar daha iyi bireylere dönüşür, dünyaya ve yaşama karşı saygılı bireyler olurlar. Doğayı anlayan çocuk, ilerleyen yaşantısında daha iyi bir toplum için uğraşır. Waldorf yaklaşımıyla çocuklar doğayla iç içe; bir ağacı severek, böceklerden korkmadan onları gözlemleyerek, her çiçeğin kokusunu bilen; kısaca doğayı tanıyan bireyler olurlar.
Oyunlar
Waldorf yaklaşımına uygun oyuncakların yüzü ya da kolları yoktur. Bu ifadesizlik kulağa ilk etapta eğreti gelse de çocuklar, bu oyuncakların ifadelerini zihinlerinde canlandırırlar ve böylece yaratıcılıkları tetiklenir.
Doğal ve ifadesiz oyuncaklar, çocuğun yaratıcılığını geliştirmekle beraber, herhangi bir duygu dayatmasında bulunamazlar. Eğer bir çocuksanız, sürekli gülen bir bebeğin ifadesini ağlamakla değiştiremez ve ağlamakla sonuçlanan üzüntü duygusunu öğrenmekte zorlanırsınız. Duygusal olarak çocuğunuz, oyuncağın nasıl davranmasını istiyorsa öyle olmalıdır.
Waldorf oyuncakları mukavvalar, kozalaklar, deniz kabukları, kâğıt parçası, ağaç dalları gibi doğada bulunan her şey olabilir. Çocuğunuzu endüstriyel oyuncaklardan uzak tutup, bunun yerine doğayla bütünleştirip hayal gücünü desteklemelisiniz.
Masal Anlatımı
“Bir çocuğun zeki olmasını istiyorsanız ona masal anlatın, dahi olmasını istiyorsanız daha çok masal anlatın.”
Waldorf yaklaşımına göre çocuklara masal anlatarak onların zekâ gelişimine katkıda bulunabilirsiniz. Çocuk, dinlediği masallar sayesinde hayal etmeyi ve betimlemeleri canlandırmayı öğrenir. Hikâye okumak, çocuk için referans almak anlamına gelir, ancak hikâye anlatmak ve anlatılan hikâyeden çıkarımlarda bulunmak çocuğun hayal gücünü daha çok geliştirir.
Günlük Rutinler
Çocuğunuzla mutlaka günlük rutinleriniz olmalı. Sabah kalktığında aynı şarkıları söylemek, yemek saatleri ve ailece geçirilen zamanlar, çocuğun güven duygusunu arttıran etkinliklerdir.
Dünyanın dönüşünü, ayları, mevsimleri, meyve-sebze zamanlarını anlatmak bile çocuğun doğayı, dünyayı ve evreni anlamasında büyük önem arz eder.
Sanat
Waldorf Yaklaşımı'nda en büyük yeri sanat kaplar. Bir çocuğu sanata yönlendirmek ve sanatçı kişiliğini ortaya çıkarmak oldukça önemlidir. Waldorf Yaklaşımı'na göre bir çocuk, mutlaka bir enstrüman çalmayı öğrenmeli ve bir sanat dalıyla ilgilenmelidir. Sanat, bu yaklaşıma göre çocuğun kendini dışa vurumu ve duygularını ifade etmesi için en önemli unsurlardan biridir.